KANSER VE BESLENME
Kanser organizmada bazı hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan fizyolojik bir bozukluktur. Kontrolsüz çoğalan bu hücreler; Çevresine yayılır, dokuları ve organları bozar. Normal hücreleri öldürür. Kanser oluştuğu vücut dokusuna göre isimler alır. Meme, kolon, akciğer, karaciğer, deri vb.
Günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar sonucu; kanser hastalarının yaklaşık %30’unun sigara kullanımı, yaklaşık %35’i beslenme kaynaklı olduğunu gösteriyor. %3’ününde alkol kullanımına bağlı tutuluyor. Özellikle: karaciğer, pankreas, yemek borusu kanserlerinin beslenmeyle direk ilişkisi olduğu kesinlik kazanmıştır. Tüketilen besinlerin kalitesi ve miktarı yeni oluşan bir hücre için çok önem taşımaktadır.
Bazı kanser türlerinin, bazı ülkelerde sık sık görülmesi, bu ülkelerdeki yaşam koşullarıyla ilişkilendirilmesine neden olmuştur. Mide kanserinin Japonya’da sık görülmesi Japon halkının beslenmesinde tuza fazla yer vermesine bağlanmıştır. Karaciğer kanserinin en çok tropikal ülkelerde görülmesi, bu bölgelerdeki iklimden dolayı küflenmiş yer fıstığı ve tahıl tüketimine bağlanmıştır.
Besin ve beslenme durumumuz kansere olan yatkınlığımızı belirlemede ve önlemede ne kadar rol oynar?
Kanserden korunmak için beslenmemizde nelere dikkat etmeliyiz?
1. Sağlıklı vücut ağırlığında olmalıyız.
Şişman olan insanlarda kanser normal kilosunda olan insanlara oranla daha sık görülür. Özellikle meme, kalınbağırsak, rektum ve kan kanseri şişmanlarda daha çok görülür. İdeal kilo aralığında olmak sadece kanser riskinden değil, diğer hastalıklardan da korur ve kaliteli bir yaşam sürmemize katkıda bulunur.
2. Rafine edilmemiş yiyecekler tüketmeliyiz.
Besinlerin aşırı saflaştırılması kanserden koruyucu posanın kaybolmasına neden olur. Rafine işlenmiş yiyeceklerden aldığımız karbonhidratlar çok çabuk emilir ve şişmanlığa sebep olur. Kepekli tam tahıl ürünleri, kurubaklagiller (kurufasülye, nohut, mercimek) taze sebze ve meyvelerin fazla tüketilmesi selüloz gibi karbonhidratların, posaların alımını artırır. Bu da bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kalın bağırsak, rektum kanserini önler.
3. Kaliteli protein kaynaklarını (yumurta, et, süt, peynir vb.) yeterli ölçüde ve yağsız olarak almalıyız.
Vücudumuzda besinlerin sindirilmesi sırasında serbest radikaller oluşur. Serbest radikaller kanser oluşumunu tetikleyen elemanlardır. Vücudumuzun serbest radikallerle savaşan sistemine antioksidan savunma sistemi denir. Antioksidan savunma sisteminde görevli enzimlerin oluşumu için vücudumuza yeterli miktarda protein almamız gereklidir.
4. Yağ
Günlük yağ tüketimimiz aldığımız enerjinin %30’unu geçmemelidir. Yağın miktarı kadar özelliği de önemlidir. Bu nedenle diyette mümkün olduğunca doymamış yağ asitleri içeren sıvı yağlara günlük tüketimde daha çok yer verilmelidir. Katı yağlardan kaçınılmalıdır. Özellikle zeytin yağı ve kanola yağı daha çok yer verilmelidir. Yapılan bütün araştırmalara göre yüksek yağ alımı özellikle meme, prostat, testis, rahim, yumurtalık, kalın bağırsak, rektum kanseri oluşumunu arttırdığı görülmüştür.
5. Bol bol taze sebze – meyve ve tam tahıllı ürünler tüketmeliyiz.
Günde 5-7 porsiyon sebze meyve tüketmeliyiz. Böylece kanser oluşumunu engelleyen ve oluşmuş kanserli hücrelerin tedavisinde etkili olan pek çok vitamin ve karatonoidlerden zengin beslenmiş oluruz. Ayrıca posa yönünden zengin olmaları kolon kanseri riskini azaltır. Antioksidant vitaminler ve vitamini olmayan antioksidantların en iyi kaynakları sebze ve meyvelerdir.
6. Füme, salamura, ızgara yiyeceklerin tüketilmesi sınırlandırmalıyız.
Besinlerin tütsülenmesi, tuzlanması, nitrit, nitrat ve başka birtakım kimyasal maddeler eklenerek işlenmesi sırasında kansorejen maddeler oluşmaktadır. Izgara yapma ve tütsüleme yapma sırasında et ve şarküteri gibi ürünlerin üzerinde yanma sonucu oluşan benzpyren kanser riski oluşturur. Bu nedenle et ve et ürünlerini pişirirken etle ateş arasındaki mesafenin 15 cm olacak şekilde, çok güçlü olmayan ateşte, yakmadan ve dumanlama yapmadan pişirmeliyiz. Ayrıca yanmış ve üzerinde yanık olan hiçbir ürünü yememeliyiz.
7. Küflenmiş yiyeceklerden kaçınmalıyız.
Kanseri tetikleyici maddeler gıdaların depolanması veya hazırlanması sırasında oluşabilir. Örneğin: Aflatoksin B1 karaciğerde kansere neden olan bu madde; nemli ve ılık ortamlarda depolanma sırasında bir küf mantarı tarafından üretilir. Yapılan araştırmalar; nemli sıcak bölgelerde karaciğer kanserinin görülmesin bu bölgelerde çok miktarda tahıl tüketildiği ve iklimden dolayı tahıllarda oluşan aflatoksine bağlanmaktadır. Ülkemizde bulgur, mısır, yer fıstığı vb. diğer yağlı tohumlarda nemli ortamda üretilmesi ve bulundurulması sonucu görülmektedir.
8. Tükettiğimiz besinlerin temiz olmasına ve kişisel temizlik kurallarına dikkat etmeliyiz.
9. Sigara tüketiminden kaçınmalıyız. Sigara içilen ortamlarda bulunmamalıyız.
Sigaranın kanser üzerindeki tetikleyici etkisi %30’la ikinci sırada yer almaktadır. Akciğer kanserine neden olmaktadır.
10. Alkol alımını azaltmalıyız.
Alkol karaciğer kanserine neden olmaktadır. Sigara + alkol : boğaz, ağız, larinks, özafagus kanserleri riskini arttırmaktadır.
11. Aktivite
Kendimize aktif bir yaşam kurmalıyız. Düzenli spor yapmalıyız. Her gün düzenli yürüyüşler yapmalıyız. Fiziksel aktivite hormon düzeyini etkiler ve bağırsakları uyarıcı etki yapar ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur.
Kansere Düşman Yiyecekler
Bazı besinlerde bulunan bazı özel maddeler kanser oluşumunu engeller. Bu maddeler vücutta kimyasal karserojenlerin oluşumunu önler, vücuda giren kanserojerlerin etkisini yok eder, kanser hücrelerinin çoğalmasını yavaşlatır.
Ailesinde kanser olanlar, sigara içenler, kirli havanın olduğu bölgelerde yaşayanlar bu yiyeceklere diyetlerinde fazla yer vermelidirler.
Bu yiyecekler:
1-Soya fasulyesi, mercimek, kuru fasulye, nohut, taze fasulye, bezelye (Bu yiyeceklerin içinde proteaz engelleyiciler bulunur.)
2-Meyve, ceviz, fıstık, fındık ( oksitlenmeyi önleyici maddeler vardır.)
3-Turunçgiller, kayısı, karadut, kızılcık, kiraz, vişne, kuş üzümü, kırmızı ve kara üzüm, diğer meyveler, soya fasulyesi (flavonoidler var)
4-Lahana, karnabahar, ıspanak, pazı, turp, nane, kekik, pancar, şalgam, hardal yaprağı ve bunun gibi yenilebilen yabani otlar (bunların içindeki özel koku ve tat veren maddeler anti kanserojendir)
5-Sarımsak, soğan, pırasa (içindeki kükürtlü maddeler antikanserojendir.)
Kanser Riskini Azaltıcı Besinler:
Yapılan araştırmalara göre antikanserojen vitaminleri (A vitamini- B vitaminleri- C vitamini – D vitamini- Mineralleri ( selenyum, çinko, iyot, molibden, bakır, demir, calsiyum, mangenez) ve antioksidanları içeren besinlerin çok tüketilmesi kanser riskini azalttığı görülmüştür.
Bütün taze sebze ve meyveler, tam tahıl ürünleri (ekmek, yulaf, bulgur vb.) kuru baklagiller kanser riskini azaltan besinlerdir.
Kanserle Kardeş Yiyecekler
Yapılan bütün araştırmalarda bazı besinlerde kanser riskini artıran zararlı maddelerin bulunduğu saptanmıştır.
Kanser Riskini Artıran Yiyecekler :-
Yağlı ve yaşlı koyun, sığır, keçi, tavuk eti
- Domuz eti, domuz pastırması
- Hamburger
- Sade yağlı etten yapılan köfteler
- Sucuk, sosis, salam
- Tereyağı, içyağı
- Yağda kızartılmış besinler
- Tuzlanmış besinler
- Tütsülenmiş besinler
- Nitrit- nitrit eklenmiş besinler (şarküteri ürünleri)
- Doğrudan ateşte pişen etler (mangal, döner vb.gibi)
Bu besinler ara sıra özellikle C vitamini ve lif yönünden zengin sebze ve meyvelerle tüketmemizde sakınca olmaz.
Kanser Hastasının Tedavisi Sürecinde Tıbbi Beslenme Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Pek çok kanser hastasının tedavisinde cerrahi yöntemlerle birlikte kemoterapy, radyoterapy gibi diğer yan tedavilere de başvurulur. Kanserli hücre yok edilmeye çalışılır. Bu tedavi sırasında ve tedavi sonrasında yeterli ve sağlıklı bir beslenme planı hazırlanmalı ve hastanın beslenme durumu sürekli gözden geçirilmelidir. Kanserli bireyin yeterli enerji alımını sağlanması hastanın malnütrisyon (yetersiz beslenme sonucu oluşan durum) olmasını önler.
Kanserli hastada hücre yıkımı yüksek olması nedeniyle yüksek ve kaliteli protein alımı sağlanmalıdır. Kanser tedavisi sırasında iştah kaybı, bulantı, kusma, besinlere karşı hassasiyet oluşumu nedeniyle besin alımı azalmaktadır.
Hastanın yiyebildiği, iştahının açık olduğu zamanlar gereken enerji ve proteini sağlamak açısından yükleme yapılabilir. Kaliteli protein kaynakları (et – yumurta) miktarı arttırılabilir.
Yemek yeme miktarı düştüyse öğün sayısı arttırılarak daha çok besin alımı sağlanabilir. Besinler hacmi küçük kalorisi yoğun şekilde verilebilir.
Diyetisyen gözetiminde sütlü tatlıların içine fındık veya ceviz dövülerek verilebilir. Bol yumurtalı – sütlü tatlılar (krem karamel, kastırt vb. gibi) tercih edilebilir.
Makarna tüketilirken peynir ilavesi yapılabilir. Meyve tüketimi azaldıysa meyveler püre halinde içine bal, pekmez veya ceviz ilave edilerek küçük öğünler hazırlanabilir. Böylece aynı hacimde daha fazla kalori ve protein alımı sağlanmış olur.
Yemek sırasında sıvı tüketimi azaltılarak mide hacmini iyi değerlendirmek gerekir. Yemek dışı zamanlarda bol sıvı tüketmesi sağlanmalıdır. Bitki çayları, taze meyve suyu, komposto, su tüketimi bol olmalıdır.
Hastanın besinleri tüketebilme durumu değerlendirilerek gerekirse Diyetisyen gözetiminde besinlere protein, karbonhidrat destek ürünleri ilave edilebilir. Yada enteral beslenme (Özel beslenme ürünleri) ürünleri kullanılabilir.
Kanser hastalarının yaşadığı diğer bir sorunda tat ve koku duygusunun değişmesiyle beraber besinlere karşı oluşan hassasiyettir. Bu durumda hastayı zorlamak yerine hangi besinlerin kokusundan, tadından rahatsız olmadığı tespit edilerek o besinlere yönelinebilinir. Besinlerin tadını değiştirmek için baharatlar, aromalı otlar, çeşitli soslar ilave edilebilir. Elma sosu, balzamik sirke, beşamel vb. gibi.
Bulantı sorunu olan hastalara mümkün olduğunca yağsız ve kuru besinler tercih edilmelidir. Ekmek yerine galeta, grisini kullanılabilir. Etin ve yoğurdun yağsız yerleri verilebilir.
Soğan – sarımsak – lahanagillerde bulunan sülfit grupları tümör oluşumunu yavaşlatır. Yemeklere bol soğan, sarımsak kullanılmalıdır. Yiyeceklere soğanlı – sarımsaklı soslar ilave edilebilir.
Soya ve diğer kuru baklagillerde bulunan preteaz inhibitörleri de kanser hücreleri oluşumunu engeller aynı zamanda kanser hücrelerinin normale dönüşmesine de katkıda bulunur. Hastanın diyetinde kurubaklagil, soya yemekleri en az haftada 2 gün yer olmalıdır.
Üzümde bulunan resveratrol denen fitokimyasallar da tümör oluşumunu yavaşlatmakta, tümör büyümesini zorlaştırmaktadır. Çekirdekli üzüm tüketimi arttırılmalıdır. Yada ezilmiş öğütülmüş üzüm çekirdeği formları kullanılmalıdır.
---
Kanser organizmada bazı hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan fizyolojik bir bozukluktur. Kontrolsüz çoğalan bu hücreler; Çevresine yayılır, dokuları ve organları bozar. Normal hücreleri öldürür. Kanser oluştuğu vücut dokusuna göre isimler alır. Meme, kolon, akciğer, karaciğer, deri vb.
Günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar sonucu; kanser hastalarının yaklaşık %30’unun sigara kullanımı, yaklaşık %35’i beslenme kaynaklı olduğunu gösteriyor. %3’ününde alkol kullanımına bağlı tutuluyor. Özellikle: karaciğer, pankreas, yemek borusu kanserlerinin beslenmeyle direk ilişkisi olduğu kesinlik kazanmıştır. Tüketilen besinlerin kalitesi ve miktarı yeni oluşan bir hücre için çok önem taşımaktadır.
Bazı kanser türlerinin, bazı ülkelerde sık sık görülmesi, bu ülkelerdeki yaşam koşullarıyla ilişkilendirilmesine neden olmuştur. Mide kanserinin Japonya’da sık görülmesi Japon halkının beslenmesinde tuza fazla yer vermesine bağlanmıştır. Karaciğer kanserinin en çok tropikal ülkelerde görülmesi, bu bölgelerdeki iklimden dolayı küflenmiş yer fıstığı ve tahıl tüketimine bağlanmıştır.
Besin ve beslenme durumumuz kansere olan yatkınlığımızı belirlemede ve önlemede ne kadar rol oynar?
Kanserden korunmak için beslenmemizde nelere dikkat etmeliyiz?
1. Sağlıklı vücut ağırlığında olmalıyız.
Şişman olan insanlarda kanser normal kilosunda olan insanlara oranla daha sık görülür. Özellikle meme, kalınbağırsak, rektum ve kan kanseri şişmanlarda daha çok görülür. İdeal kilo aralığında olmak sadece kanser riskinden değil, diğer hastalıklardan da korur ve kaliteli bir yaşam sürmemize katkıda bulunur.
2. Rafine edilmemiş yiyecekler tüketmeliyiz.
Besinlerin aşırı saflaştırılması kanserden koruyucu posanın kaybolmasına neden olur. Rafine işlenmiş yiyeceklerden aldığımız karbonhidratlar çok çabuk emilir ve şişmanlığa sebep olur. Kepekli tam tahıl ürünleri, kurubaklagiller (kurufasülye, nohut, mercimek) taze sebze ve meyvelerin fazla tüketilmesi selüloz gibi karbonhidratların, posaların alımını artırır. Bu da bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kalın bağırsak, rektum kanserini önler.
3. Kaliteli protein kaynaklarını (yumurta, et, süt, peynir vb.) yeterli ölçüde ve yağsız olarak almalıyız.
Vücudumuzda besinlerin sindirilmesi sırasında serbest radikaller oluşur. Serbest radikaller kanser oluşumunu tetikleyen elemanlardır. Vücudumuzun serbest radikallerle savaşan sistemine antioksidan savunma sistemi denir. Antioksidan savunma sisteminde görevli enzimlerin oluşumu için vücudumuza yeterli miktarda protein almamız gereklidir.
4. Yağ
Günlük yağ tüketimimiz aldığımız enerjinin %30’unu geçmemelidir. Yağın miktarı kadar özelliği de önemlidir. Bu nedenle diyette mümkün olduğunca doymamış yağ asitleri içeren sıvı yağlara günlük tüketimde daha çok yer verilmelidir. Katı yağlardan kaçınılmalıdır. Özellikle zeytin yağı ve kanola yağı daha çok yer verilmelidir. Yapılan bütün araştırmalara göre yüksek yağ alımı özellikle meme, prostat, testis, rahim, yumurtalık, kalın bağırsak, rektum kanseri oluşumunu arttırdığı görülmüştür.
5. Bol bol taze sebze – meyve ve tam tahıllı ürünler tüketmeliyiz.
Günde 5-7 porsiyon sebze meyve tüketmeliyiz. Böylece kanser oluşumunu engelleyen ve oluşmuş kanserli hücrelerin tedavisinde etkili olan pek çok vitamin ve karatonoidlerden zengin beslenmiş oluruz. Ayrıca posa yönünden zengin olmaları kolon kanseri riskini azaltır. Antioksidant vitaminler ve vitamini olmayan antioksidantların en iyi kaynakları sebze ve meyvelerdir.
6. Füme, salamura, ızgara yiyeceklerin tüketilmesi sınırlandırmalıyız.
Besinlerin tütsülenmesi, tuzlanması, nitrit, nitrat ve başka birtakım kimyasal maddeler eklenerek işlenmesi sırasında kansorejen maddeler oluşmaktadır. Izgara yapma ve tütsüleme yapma sırasında et ve şarküteri gibi ürünlerin üzerinde yanma sonucu oluşan benzpyren kanser riski oluşturur. Bu nedenle et ve et ürünlerini pişirirken etle ateş arasındaki mesafenin 15 cm olacak şekilde, çok güçlü olmayan ateşte, yakmadan ve dumanlama yapmadan pişirmeliyiz. Ayrıca yanmış ve üzerinde yanık olan hiçbir ürünü yememeliyiz.
7. Küflenmiş yiyeceklerden kaçınmalıyız.
Kanseri tetikleyici maddeler gıdaların depolanması veya hazırlanması sırasında oluşabilir. Örneğin: Aflatoksin B1 karaciğerde kansere neden olan bu madde; nemli ve ılık ortamlarda depolanma sırasında bir küf mantarı tarafından üretilir. Yapılan araştırmalar; nemli sıcak bölgelerde karaciğer kanserinin görülmesin bu bölgelerde çok miktarda tahıl tüketildiği ve iklimden dolayı tahıllarda oluşan aflatoksine bağlanmaktadır. Ülkemizde bulgur, mısır, yer fıstığı vb. diğer yağlı tohumlarda nemli ortamda üretilmesi ve bulundurulması sonucu görülmektedir.
8. Tükettiğimiz besinlerin temiz olmasına ve kişisel temizlik kurallarına dikkat etmeliyiz.
9. Sigara tüketiminden kaçınmalıyız. Sigara içilen ortamlarda bulunmamalıyız.
Sigaranın kanser üzerindeki tetikleyici etkisi %30’la ikinci sırada yer almaktadır. Akciğer kanserine neden olmaktadır.
10. Alkol alımını azaltmalıyız.
Alkol karaciğer kanserine neden olmaktadır. Sigara + alkol : boğaz, ağız, larinks, özafagus kanserleri riskini arttırmaktadır.
11. Aktivite
Kendimize aktif bir yaşam kurmalıyız. Düzenli spor yapmalıyız. Her gün düzenli yürüyüşler yapmalıyız. Fiziksel aktivite hormon düzeyini etkiler ve bağırsakları uyarıcı etki yapar ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur.
Kansere Düşman Yiyecekler
Bazı besinlerde bulunan bazı özel maddeler kanser oluşumunu engeller. Bu maddeler vücutta kimyasal karserojenlerin oluşumunu önler, vücuda giren kanserojerlerin etkisini yok eder, kanser hücrelerinin çoğalmasını yavaşlatır.
Ailesinde kanser olanlar, sigara içenler, kirli havanın olduğu bölgelerde yaşayanlar bu yiyeceklere diyetlerinde fazla yer vermelidirler.
Bu yiyecekler:
1-Soya fasulyesi, mercimek, kuru fasulye, nohut, taze fasulye, bezelye (Bu yiyeceklerin içinde proteaz engelleyiciler bulunur.)
2-Meyve, ceviz, fıstık, fındık ( oksitlenmeyi önleyici maddeler vardır.)
3-Turunçgiller, kayısı, karadut, kızılcık, kiraz, vişne, kuş üzümü, kırmızı ve kara üzüm, diğer meyveler, soya fasulyesi (flavonoidler var)
4-Lahana, karnabahar, ıspanak, pazı, turp, nane, kekik, pancar, şalgam, hardal yaprağı ve bunun gibi yenilebilen yabani otlar (bunların içindeki özel koku ve tat veren maddeler anti kanserojendir)
5-Sarımsak, soğan, pırasa (içindeki kükürtlü maddeler antikanserojendir.)
Kanser Riskini Azaltıcı Besinler:
Yapılan araştırmalara göre antikanserojen vitaminleri (A vitamini- B vitaminleri- C vitamini – D vitamini- Mineralleri ( selenyum, çinko, iyot, molibden, bakır, demir, calsiyum, mangenez) ve antioksidanları içeren besinlerin çok tüketilmesi kanser riskini azalttığı görülmüştür.
Bütün taze sebze ve meyveler, tam tahıl ürünleri (ekmek, yulaf, bulgur vb.) kuru baklagiller kanser riskini azaltan besinlerdir.
Kanserle Kardeş Yiyecekler
Yapılan bütün araştırmalarda bazı besinlerde kanser riskini artıran zararlı maddelerin bulunduğu saptanmıştır.
Kanser Riskini Artıran Yiyecekler :-
Yağlı ve yaşlı koyun, sığır, keçi, tavuk eti
- Domuz eti, domuz pastırması
- Hamburger
- Sade yağlı etten yapılan köfteler
- Sucuk, sosis, salam
- Tereyağı, içyağı
- Yağda kızartılmış besinler
- Tuzlanmış besinler
- Tütsülenmiş besinler
- Nitrit- nitrit eklenmiş besinler (şarküteri ürünleri)
- Doğrudan ateşte pişen etler (mangal, döner vb.gibi)
Bu besinler ara sıra özellikle C vitamini ve lif yönünden zengin sebze ve meyvelerle tüketmemizde sakınca olmaz.
Kanser Hastasının Tedavisi Sürecinde Tıbbi Beslenme Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Pek çok kanser hastasının tedavisinde cerrahi yöntemlerle birlikte kemoterapy, radyoterapy gibi diğer yan tedavilere de başvurulur. Kanserli hücre yok edilmeye çalışılır. Bu tedavi sırasında ve tedavi sonrasında yeterli ve sağlıklı bir beslenme planı hazırlanmalı ve hastanın beslenme durumu sürekli gözden geçirilmelidir. Kanserli bireyin yeterli enerji alımını sağlanması hastanın malnütrisyon (yetersiz beslenme sonucu oluşan durum) olmasını önler.
Kanserli hastada hücre yıkımı yüksek olması nedeniyle yüksek ve kaliteli protein alımı sağlanmalıdır. Kanser tedavisi sırasında iştah kaybı, bulantı, kusma, besinlere karşı hassasiyet oluşumu nedeniyle besin alımı azalmaktadır.
Hastanın yiyebildiği, iştahının açık olduğu zamanlar gereken enerji ve proteini sağlamak açısından yükleme yapılabilir. Kaliteli protein kaynakları (et – yumurta) miktarı arttırılabilir.
Yemek yeme miktarı düştüyse öğün sayısı arttırılarak daha çok besin alımı sağlanabilir. Besinler hacmi küçük kalorisi yoğun şekilde verilebilir.
Diyetisyen gözetiminde sütlü tatlıların içine fındık veya ceviz dövülerek verilebilir. Bol yumurtalı – sütlü tatlılar (krem karamel, kastırt vb. gibi) tercih edilebilir.
Makarna tüketilirken peynir ilavesi yapılabilir. Meyve tüketimi azaldıysa meyveler püre halinde içine bal, pekmez veya ceviz ilave edilerek küçük öğünler hazırlanabilir. Böylece aynı hacimde daha fazla kalori ve protein alımı sağlanmış olur.
Yemek sırasında sıvı tüketimi azaltılarak mide hacmini iyi değerlendirmek gerekir. Yemek dışı zamanlarda bol sıvı tüketmesi sağlanmalıdır. Bitki çayları, taze meyve suyu, komposto, su tüketimi bol olmalıdır.
Hastanın besinleri tüketebilme durumu değerlendirilerek gerekirse Diyetisyen gözetiminde besinlere protein, karbonhidrat destek ürünleri ilave edilebilir. Yada enteral beslenme (Özel beslenme ürünleri) ürünleri kullanılabilir.
Kanser hastalarının yaşadığı diğer bir sorunda tat ve koku duygusunun değişmesiyle beraber besinlere karşı oluşan hassasiyettir. Bu durumda hastayı zorlamak yerine hangi besinlerin kokusundan, tadından rahatsız olmadığı tespit edilerek o besinlere yönelinebilinir. Besinlerin tadını değiştirmek için baharatlar, aromalı otlar, çeşitli soslar ilave edilebilir. Elma sosu, balzamik sirke, beşamel vb. gibi.
Bulantı sorunu olan hastalara mümkün olduğunca yağsız ve kuru besinler tercih edilmelidir. Ekmek yerine galeta, grisini kullanılabilir. Etin ve yoğurdun yağsız yerleri verilebilir.
Soğan – sarımsak – lahanagillerde bulunan sülfit grupları tümör oluşumunu yavaşlatır. Yemeklere bol soğan, sarımsak kullanılmalıdır. Yiyeceklere soğanlı – sarımsaklı soslar ilave edilebilir.
Soya ve diğer kuru baklagillerde bulunan preteaz inhibitörleri de kanser hücreleri oluşumunu engeller aynı zamanda kanser hücrelerinin normale dönüşmesine de katkıda bulunur. Hastanın diyetinde kurubaklagil, soya yemekleri en az haftada 2 gün yer olmalıdır.
Üzümde bulunan resveratrol denen fitokimyasallar da tümör oluşumunu yavaşlatmakta, tümör büyümesini zorlaştırmaktadır. Çekirdekli üzüm tüketimi arttırılmalıdır. Yada ezilmiş öğütülmüş üzüm çekirdeği formları kullanılmalıdır.
---
Sizde Beğendiğiniz e-postaları, kendi eserlerinizi veya bizimle paylaşmak istediklerinizi naturelist@gmail.com mail adresine yollayabilirsiniz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder