EN İYİ 10
1- Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış
Anlatılan Kısa Tarihi - Ayfer Tunç
2- Çöplüğün Generali - Oya Baydar
3- Yüzünde Bir Yer - Sema Kaygusuz
4- Fay Kırığı - Mehmet Eroğlu
5- Eflatun Koza - Cahide Birgül
6- Dünyanın Uğultusu - Behçet Çelik
7- Yorgun Sevda - İrfan Yalçın
8- Sonradan Yaşamak - Önay Sözer
9- Aşk - Elif Şafak
10- Gizli Aşk Bu - Özen Yula
BİR DELİLER EVİNİN YALAN YANLIŞ ANLATILAN KISA TARİHİ
Zamansız Türkiye panoraması
Can Yayınları’ndan çıkan “Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi”, mekân ve zaman sınırı tanımayan, bir ucu 19. yüzyıla, bir ucu günümüze dayanan yazınsal bir Türkiye panoraması. Şaşırtıcı bir öykünün bittiğinin sanıldığı yerde, okuru olmadık bir öyküyle yeniden afallatan bir “insan manzaraları” kitabı da denebilir. Belki de bu sebepten jüri üyelerimizin yedisi de onu seçti. Karadeniz’in küçük bir kentinde denize sırtını dönmüş bir akıl hastanesinden yola çıkılarak farklı kişilerin yaşam zincirinden oluşan bir roman.
ÇÖPLÜĞÜN GENERALİ
Karanlık ve gerilimli
Karanlık, gerilimli ve biraz kötümser. Ne karakterlerin isimleri var, ne de yerlerin. Bir felaket atlatılmış, sonrasında da 3 Maymun virüsü yüzünden belleğini yitirmiş, geçmişinden bihaber bir toplumun kahramanları var Oya Baydar’ın kitabında. İlerleyen bölümlerinde felaketten önce olan bütün olayları, Türkiye olarak son bir kaç yıldır yaşadığın-mızı fark edeceksiniz: Büyük bir dava, kuyulardan çıkan cesetler, cephanelikler... gibi. Zaten Baydar da şöyle diyor: “Ergenekon davası sürecinde olan olaylardan etkilendim ve bu romanı kurguladım.” Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tek korkutucu yanıysa romandaki ülkenin haritadan silinmiş olması.
YÜZÜNDE BİR YER
Babaannesinden esinlendi
Genç kuşağın önde gelen isimlerinden Sema Kaygusuz’un Yüzünde Bir Yer adlı kitabı Doğan Kitap’tan yayınlandı. Susmanın aslında ne kadar çok şey ifade ettiğinin kanıtlandığı bir roman bu. Babannesinin Dersim’den Samsun’a göçüşünün hikâyesini yıllarca dile getirmemesinin, suskunluğununun ardına gizlediği sırrın ne olduğunu merak etmesiyle atılmış romanın temelleri. Ve ortaya kendi deyimiyle “Yeryüzünde kendi toprağından sürülmüş, çocukları zorla ellerinden alınmış, katledilmiş insanların ortak utancı ve suskunluğu”nu dillendirdiği romanı çıkmış.
FAY KIRIĞI I
Üçlemenin ilki
Agora Kitaplığı’ndan çıkan Mermet Eroğlu’nun “Fay Kırığı I” adlı romanı, bir üçlemenin ilki: “Mehmet”, “Emine” ve “Rojin”. Kitapta ayrı dünyalara ait insanlarla, 25 yıldır süren savaşın bir dönemi, ülkemizin-Laik-Müslüman, Türk-Kürt çatlağı eksenindeki- son 15 yıllık bölünüşü anlatılıyor. “Mehmet”, bir anlamda giriş romanı; 2005-2006 arasındaki olaylara yoğunlaşıyor. “Emine” de 2006-2008 anlatılacak ve olaylar yine İstanbul eksenli olacak. “Rojin” 1993-1994 arasında Hakkâri’de, Şemdinli’de geçecek.
EFLATUN KOZA
Uçurumlarınıza baktıracak
Everest Yayınları’ndan çıkan kitapta genç bir kadın gazeteciliğe başlar. İlk dosyası ise sakin hayatını altüst eder. Yıllardır izleri bulunamayan iki kadının dosyası üzerinde gördüğü eflatuna dönüşmüş mürekkep lekesinin peşinden çıkacağı yolculuk onu, eflatun kadınların gizemli dünyasına sürükleyecektir. Duygusal gerilimlerin güçlü anlatıcısı Cahide Birgül, Eflatun Koza’da bir kez daha okuru kendi uçurumlarına bakmaya zorluyor.
DÜNYANIN UĞULTUSU
Hayata karşı savaş
Kanat Kitap’tan yayınlanan Dünyanın Uğultusu, bir aşk hikâyesi. “Gün Ortasında Arzu” ile 2008 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Behçet Çelik, bu ilk romanında huzursuz bir dünyayı resmediyor. Yalın anlatımın dikkat çektiği kitapta kapitalizmle yaşamak zorunda kalan insanların nasıl direnmeye çalıştıklarını görüyoruz. Taşra ile şehir arasında kalmış olan Ahmet’in aynı zamanda iki kadın arasındaki hayatını ve hayata karşı savaşını okuyoruz.
YORGUN SEVDA
Edebiyat ödüllü
Bol ödüllü yazar İrfan Yalçın’ın uzun bir aradan sonra yayınlanan bir kitabı Can Yayınları’ndan çıktı. İnsanlardan, arkadaşlarından ve hayattan umudunu kesmiş bir genç kadının bir lunaparkta çalışmaya başlamasıyla değişen, yenilenen ruhunu anlatıyor. Yalçın, bu eseriyle de Türk edebiyatının önemli isimlerinden Cevdet Kudret adına verilen “Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü”nü aldı.
SONRADAN YAŞAMAK
Profesörden tuhaf olaylar
Felsefe profesörü Önay Sözer’in yeni romanı Sonradan Yaşamak, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Kitapta geçmişte kaldığı sanılan bir dramının sonradan ama ilk kezmiş gibi yaşanmasına neden olan tuhaf olaylar silsilesi anlatılıyor. Nazire, hem tanınmış ressam Zefir’e canlı modellik yapar, hem de hayatıyla bir yazara konu olur. Beyoğlu’nda nostaljik bir otelde bu üç kişi arasında başlayan garip hikâye, okuyucunun hiç tahmin etmediği bir şekilde sonlanıyor.
AŞK
Erkeklere siyah kapak
Elif Şafak’ın mart başında çıkan son romanı “Aşk” kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini almıştı. Yazar, önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların ve geleneklerin kıskaca aldığı insana yoğunlaşıyor. Mevlana ve Şems’in ilahi aşkından yola çıkarak dünyevi bir aşkı anlatan Elif Şafak, “Bizler aşkı unuttuk belki ama yüreğimizde derinde bir yerde o özlem hep var. Aslında hiç vazgeçmedik aşktan. Hep arayış halindeyiz” diyor. Kitap ilk çıktığında pembe kapaklıydı ama birkaç ay sonra siyah kapaklısı da yayınlandı. Kimse resmi bir açıklama yapmadı ama herkes bunun sebebini erkeklerin pembe kitap taşımak istememesine bağlıyor.
GİZLİ AŞK BU
Türk filmi gibi roman
Everest Yayınları’ndan çıkan kitap aslında 12 sayfalık bir film hikâyesi olarak yazılmıştı. Bir buçuk yıl sonra Özen Yula onu roman haline getirdi. Müjde, Şener, Özgü, Ayşenil, Hümeyra, Suzan... Türk sinemasının duayenleri bu kitabın karakterlerine isim veriyor. Adları hayatları ile örtüşmese de ister istemez okur zihninde bu romanı onlarla resmediyor.
Can Yayınları’ndan çıkan “Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi”, mekân ve zaman sınırı tanımayan, bir ucu 19. yüzyıla, bir ucu günümüze dayanan yazınsal bir Türkiye panoraması. Şaşırtıcı bir öykünün bittiğinin sanıldığı yerde, okuru olmadık bir öyküyle yeniden afallatan bir “insan manzaraları” kitabı da denebilir. Belki de bu sebepten jüri üyelerimizin yedisi de onu seçti. Karadeniz’in küçük bir kentinde denize sırtını dönmüş bir akıl hastanesinden yola çıkılarak farklı kişilerin yaşam zincirinden oluşan bir roman.
ÇÖPLÜĞÜN GENERALİ
Karanlık ve gerilimli
Karanlık, gerilimli ve biraz kötümser. Ne karakterlerin isimleri var, ne de yerlerin. Bir felaket atlatılmış, sonrasında da 3 Maymun virüsü yüzünden belleğini yitirmiş, geçmişinden bihaber bir toplumun kahramanları var Oya Baydar’ın kitabında. İlerleyen bölümlerinde felaketten önce olan bütün olayları, Türkiye olarak son bir kaç yıldır yaşadığın-mızı fark edeceksiniz: Büyük bir dava, kuyulardan çıkan cesetler, cephanelikler... gibi. Zaten Baydar da şöyle diyor: “Ergenekon davası sürecinde olan olaylardan etkilendim ve bu romanı kurguladım.” Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tek korkutucu yanıysa romandaki ülkenin haritadan silinmiş olması.
YÜZÜNDE BİR YER
Babaannesinden esinlendi
Genç kuşağın önde gelen isimlerinden Sema Kaygusuz’un Yüzünde Bir Yer adlı kitabı Doğan Kitap’tan yayınlandı. Susmanın aslında ne kadar çok şey ifade ettiğinin kanıtlandığı bir roman bu. Babannesinin Dersim’den Samsun’a göçüşünün hikâyesini yıllarca dile getirmemesinin, suskunluğununun ardına gizlediği sırrın ne olduğunu merak etmesiyle atılmış romanın temelleri. Ve ortaya kendi deyimiyle “Yeryüzünde kendi toprağından sürülmüş, çocukları zorla ellerinden alınmış, katledilmiş insanların ortak utancı ve suskunluğu”nu dillendirdiği romanı çıkmış.
FAY KIRIĞI I
Üçlemenin ilki
Agora Kitaplığı’ndan çıkan Mermet Eroğlu’nun “Fay Kırığı I” adlı romanı, bir üçlemenin ilki: “Mehmet”, “Emine” ve “Rojin”. Kitapta ayrı dünyalara ait insanlarla, 25 yıldır süren savaşın bir dönemi, ülkemizin-Laik-Müslüman, Türk-Kürt çatlağı eksenindeki- son 15 yıllık bölünüşü anlatılıyor. “Mehmet”, bir anlamda giriş romanı; 2005-2006 arasındaki olaylara yoğunlaşıyor. “Emine” de 2006-2008 anlatılacak ve olaylar yine İstanbul eksenli olacak. “Rojin” 1993-1994 arasında Hakkâri’de, Şemdinli’de geçecek.
EFLATUN KOZA
Uçurumlarınıza baktıracak
Everest Yayınları’ndan çıkan kitapta genç bir kadın gazeteciliğe başlar. İlk dosyası ise sakin hayatını altüst eder. Yıllardır izleri bulunamayan iki kadının dosyası üzerinde gördüğü eflatuna dönüşmüş mürekkep lekesinin peşinden çıkacağı yolculuk onu, eflatun kadınların gizemli dünyasına sürükleyecektir. Duygusal gerilimlerin güçlü anlatıcısı Cahide Birgül, Eflatun Koza’da bir kez daha okuru kendi uçurumlarına bakmaya zorluyor.
DÜNYANIN UĞULTUSU
Hayata karşı savaş
Kanat Kitap’tan yayınlanan Dünyanın Uğultusu, bir aşk hikâyesi. “Gün Ortasında Arzu” ile 2008 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Behçet Çelik, bu ilk romanında huzursuz bir dünyayı resmediyor. Yalın anlatımın dikkat çektiği kitapta kapitalizmle yaşamak zorunda kalan insanların nasıl direnmeye çalıştıklarını görüyoruz. Taşra ile şehir arasında kalmış olan Ahmet’in aynı zamanda iki kadın arasındaki hayatını ve hayata karşı savaşını okuyoruz.
YORGUN SEVDA
Edebiyat ödüllü
Bol ödüllü yazar İrfan Yalçın’ın uzun bir aradan sonra yayınlanan bir kitabı Can Yayınları’ndan çıktı. İnsanlardan, arkadaşlarından ve hayattan umudunu kesmiş bir genç kadının bir lunaparkta çalışmaya başlamasıyla değişen, yenilenen ruhunu anlatıyor. Yalçın, bu eseriyle de Türk edebiyatının önemli isimlerinden Cevdet Kudret adına verilen “Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü”nü aldı.
SONRADAN YAŞAMAK
Profesörden tuhaf olaylar
Felsefe profesörü Önay Sözer’in yeni romanı Sonradan Yaşamak, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Kitapta geçmişte kaldığı sanılan bir dramının sonradan ama ilk kezmiş gibi yaşanmasına neden olan tuhaf olaylar silsilesi anlatılıyor. Nazire, hem tanınmış ressam Zefir’e canlı modellik yapar, hem de hayatıyla bir yazara konu olur. Beyoğlu’nda nostaljik bir otelde bu üç kişi arasında başlayan garip hikâye, okuyucunun hiç tahmin etmediği bir şekilde sonlanıyor.
AŞK
Erkeklere siyah kapak
Elif Şafak’ın mart başında çıkan son romanı “Aşk” kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini almıştı. Yazar, önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların ve geleneklerin kıskaca aldığı insana yoğunlaşıyor. Mevlana ve Şems’in ilahi aşkından yola çıkarak dünyevi bir aşkı anlatan Elif Şafak, “Bizler aşkı unuttuk belki ama yüreğimizde derinde bir yerde o özlem hep var. Aslında hiç vazgeçmedik aşktan. Hep arayış halindeyiz” diyor. Kitap ilk çıktığında pembe kapaklıydı ama birkaç ay sonra siyah kapaklısı da yayınlandı. Kimse resmi bir açıklama yapmadı ama herkes bunun sebebini erkeklerin pembe kitap taşımak istememesine bağlıyor.
GİZLİ AŞK BU
Türk filmi gibi roman
Everest Yayınları’ndan çıkan kitap aslında 12 sayfalık bir film hikâyesi olarak yazılmıştı. Bir buçuk yıl sonra Özen Yula onu roman haline getirdi. Müjde, Şener, Özgü, Ayşenil, Hümeyra, Suzan... Türk sinemasının duayenleri bu kitabın karakterlerine isim veriyor. Adları hayatları ile örtüşmese de ister istemez okur zihninde bu romanı onlarla resmediyor.
--
Yeni İç Giyim Adresiniz
http://www.sivas.mlm-future.com/shop.php?lang=tr&cms_nav_id=147
---------------------------------------------------------------------------------
Alemin Portalı
Tüm Alem Burada
http://aleminportali.com
------------------------------------------
İlan Grubu
http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder