Bu Site Sizin Sizde Yazınızı Gönderin

Evet bu siteye sizlerde yazılarınızı gönderebileceksiniz. Yapmanız gereken içerisinde link ve reklam olmayan yazılarınızı haberdaim@gmail.com adresine mail olarak göndermek.
Hepsi bu kadar. İyi Paylaşımlar
Dikkat edilmesi gerekenler;
Siteye cinsel içerikli, reklam içerikli paylaşımlarda bulunmak yasaktır.

29 Ekim 2008 Çarşamba

Araçlarda Kışlık Bakım

Kış mevsiminde, aracın soğuk hava şartlarında karşılaşabileceği problemlere karşı direncini artırmak için bakım yapılması büyük önem taşıyor. Uzmanlar, kışlık bakımın yapılmamasının telafisi güç problemlere ve ekonomik kayıplara yol açtığına dikkat çekiyor.

 

Gaziantep Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sait Söylemez, motorun soğuk havada çalışmasının güçleştiğini belirterek, bunun bazı tedbirlerle aşılabileceğini ifade etti. Söylemez, bakım masrafından kaçan birçok sürücünün cebinden, kış boyunca ortaya çıkan arızalar sebebiyle daha fazla para çıktığı uyarısında bulundu.

 

Sürücüler tarafından çoğu zaman önemsiz zannedilen kışlık bakımın, araçlarda soğuk havalarda ortaya çıkabilecek birçok problemi ortadan kaldıracağını bildiren Söylemez, bu tedbirlerden bazılarını şöyle sıraladı: "Motorun soğuk havada sağlıklı çalışabilmesi için soğutma suyuna donmayı önleyecek sağlayacak seviyede antifriz eklenmelidir. Motorun ilk hareketi zorlaşacağından akü kontrol edilmeli; su seviyesi düşükse tamamlanmalıdır. Ateşleme ve elektrik sisteminin kontrolü yapılmalıdır. Bu sistemlerdeki aksaklıklar, soğuk havada yakıt tüketimini yüzde 10-20 oranında artırır. Bujiler temizlenmeli; gerekirse değiştirilmeli. Buji tırnaklarının ayarsız ve kirli olması, soğuk havada daha fazla yakıt tüketimine sebep olur. Soğutma sistemi ve termostat ayarı soğuk hava şartlarına göre yeniden ayarlanmalıdır. Motor yağı eskimişse yenilenmelidir, aksi halde sürtünme artarak motorun gücü düşecek; parçalar daha çabuk aşınacak ve sonuçta yakıt tüketimi artacaktır. Hava filtresinin kirli olması da soğuk motora benzin yönünden zengin karışım gitmesini sağlayacak ve egzozdan çiğ gaz atılmasına yol açacaktır. Kirli yakıt filtreleri, karbüratörler ve dizel motorlardaki kirli enjektörler de daha fazla yakıt tüketimine sebep olur."

 

Kış şartlarında araçların verimli şekilde kullanılabilmesi için fren ve debriyaj balatalarının kontrol edilmesinin ve lastik havalarının mevsime göre ayarlanmasının gerektiğini de hatırlatan Söylemez, motorlu taşıtların kışlık bakımlarının yapılmasının araç sahiplerine çok fazla maddi yükümlülük getirmeyeceğine vurgu yaptı. Kışlık bakımın masrafından kaçınmanın daha büyük problemlere yol açacağını dile getiren Söylemez, şöyle devam etti:

"Araçların kışlık bakımının maliyetinden kaçmak, güvenli sürüşü engeller ve yakıt tüketimini ve kaza riskini artırır. Aracın marka ve modeline göre değişmekle birlikte otomobiller için kış kontrollerinin maliyeti 100-300 YTL arasında değişiyor. Ancak, bu masraftan kaçmak telafisi güç problemlere yol açacaktır. Her şeyden önce sabah araç çalışmayacaktır. Güçlükle çalıştırılsa bile verimli çalışmayacak ve yakıt tüketimi artacaktır. Motor düzensiz çalıştığı için yıpranma fazla olacak ve aracın ömrü kısalacaktır. Bakım yapılmadığı için sağlıklı çalışmayan motor ve aracın diğer ekipmanları görevlerini tam olarak yerine getiremeyeceği için kaza riski de artacaktır. Ayrıca, bakım masrafından kaçan araç sahipleri, 2-3 ayda bu paranın kat be katını fazladan tükettikleri yakıta ödemek zorunda kalır."

 

KAÇAK AKARYAKIT, ARACIN ÖMRÜNÜ KISALTIYOR

 

İnsanların araçlarını milli servet gibi görmeleri gerektiğini belirten Söylemez, araçların bu bilinçle kullanılması gerektiğini ifade etti. Araç bakımlarının yetkili servislerde daha kapsamlı yapıldığına ve gerekli istatistiklerin buralarda daha düzenli tutulduğuna dikkat çeken Söylemez, kaçak yakıt kullanımı konusunda da uyarılarda bulundu.

Söylemez, "Türkiye'de özellikle kaçak motorin kullanımı daha yaygın. Ham petrole bir takım maddelerin katılması sonucu hazırlanan kaçak motorin, dizel motorların enjektörlerini tıkıyor. Motorun pistonları zarar görüyor ve zamanla parçalanıyor. Motorda telafisi güç arızalar oluşuyor. Yeni bir motor ise 3-5 bin YTL arasında değişiyor. Sonuçta aracın ömrü kısalıyor." diye konuştu.

Oto Lastik Fiyatlari

13 Ekim 2008 Pazartesi

Konut Alırken Nelere Dikkat Etmeli?

Birçok yeni projede satışlar artık maket üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu gelişim maketten satışın artı ve eksi yönlerinin doğru değerlendirilmesini gündeme getiriyor. Bu konuda ABinvest Genel Müdürü Zafer Arslan konut alıcılarına şu uyarılarda bulunuyor.

Konut projelerinde canlanma ve beraberinde piyasadaki arzın talebi karşılayamaması ile birçok proje maket üzerinden, henüz inşaat başlamadan pazarlanmaya başlandı. Satışlarının büyük bir çoğunluğu gerçekleştirildi. Yaşanan talep yoğunluğu ile birlikte pastadan pay almak isteyen, finansal kaynakları yetersiz, gayrimenkul projelerinde pazar tecrübeleri bulunmayan birçok firma sektöre girdi.

Bu süreçte maketten satışta yaşanan sorunları tanımlamak ve sorunlara karşı bilinçli önlemler almak Türkiye gayrimenkul sektörünün sağlıklı gelişimi için önem taşımaktadır. Sorunları üç grupta tanımlamak mümkün: “Satış sözleşmelerinin eksik düzenlenmesinden kaynaklanan sorunlar, maketten satışta alıcılara yapımcı firma tarafından verilmesi gereken teminatlar, inşaat firması ile ilintili kalite açısından kaynaklanan sorunlar.

SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ

Öncelikle, satış vaadi sözleşmeleri yoğunlaşırsak, tüm sözleşmelerin noterden, düzenlenme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olması gerekmektedir. Aksi takdirde, sözleşmeler hukuksal açıdan yetersiz olabileceğinden, alıcının gelecekte yaşayacağı her sıkıntının mağduriyet ile sonuçlanması kaçınılmaz olacaktır.

Sözleşmelerde, müteahhit firmanın daha az vergi ödeme isteğinden kaynaklanan düşük tapu değerinden yapılan satışlar, satış sonrasında yüksek vergi cezaları ödemenize neden olabilecektir. Öyle ki banka kredisi kullanılıyorsa alınan kredi miktarı ile satışta gösterilen değer arasındaki fark vergi denetimlerinde gözden kaçmayacaktır.

Alıcılar sözleşmelerin noterden ve mutlaka satın alınan gerçek değeri üzerinden olması konusunda ısrarlı olmalıdır. Ayrıca satış sözleşmeleri, müteahhidin taahhütlerini net belirtilmeli ve her iki tarafın da hakları korumalıdır. Bu konu ile ilgili önemli bir diğer nokta, alıcının mutlaka kat irtifakı tapusunu sözleşme ile birlikte alması ve sözleşmenin tapuya tescil edilmesidir. Kat irtifakı tapusu kişinin arsa üzerindeki payını ve hangi bağımsız bölümün ona ait olacağı konusunda bir garantördür. Bununla birlikte teknik şartname ve projenin inşaat ruhsatı satış öncesinde incelenmesi gereken belgeler arasındadır.

ALICIYA VERİLEN TEMİNATLAR

Proje üzerinden gerçekleşen konut satışlarında bir diğer konu müteahhit firma tarafından alıcıya verilmesi gereken teminatlardır. Projenin tamamlanma süreci ve dolayısıyla konutun teslim edilmeme riski alıcıyı kendi finansal geleceği açısından önemli ölçüde düşündürmelidir. Konut kredisi kullanan bir alıcı için düşünürsek  yüzde 25 gibi bir peşinatı ödedikten sonra kredi taksiti ödemesi ve faiz yükü ile hemen satış sözleşmesini imzaladığında karşı karşıya kalmaktadır. Alıcı, konut kredi taksiti ve konutu teslim edilene kadar yaşadığı konuttaki kira ile birlikte, daha konut teslim edilmeden önemli bir aylık ödeme yükü altına girmiş oluyor. 

Bir örnek üzerinden bakarsak, bir konut projesinde, 200 bin YTL değerine sahip daire için yüzde 25 peşinat alındığını, 2 yıl sonra konutun teslim edileceğini ve alıcının yüzde 75 için yüzde 1,55 faiz oranı ile 10 yıl vadeyle konut kredisi kullandığını varsayalım. 50 bin YTL peşinatı ödedikten hemen sonra kişi 150 bin YTL’lik kredi için her ay 2 bin 852 YTL’lik bir anapara+faiz ödemesi yapacaktır. Alıcının şu an oturduğu konuta 1000 YTL kira ödediğini düşünürsek, evini teslim alana kadar katlandığı ödeme yükünün peşinat + kredi taksitleri + kira, toplam 142 bin 448 YTL olduğunu görürüz.

Bir de, aynı gayrimenkul için kişinin kredi ödemesine konut teslim tarihinden sonra- yani 2 yıl sonra- başladığını düşünelim. 50 bin YTL peşinat ve 24 bin YTL 2 yıllık kira ödemesi ile birlikte alıcı evini teslim alana kadar toplam 74 bin YTL ödemiş oluyor. Böylece kişinin, evini kat mülkiyetli teslim alana kadar ödediği toplam tutar yarıya düşmektedir ki, bu da alıcının satın alma kararını vermesi için çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.


İNŞAAT FİRMASININ NİTELİĞİ

Maketten satışta önem verilmesi gereken başka bir konu ise, ürünün kalitesi ve mimari projeye uygunluğudur. Örnek dairede sunulan ürün kalitesi ile teslim edilen dairelerdeki ürünlerin örtüşmesi gerekmektedir. Henüz sadece maketten tanımlanmış bir dairenin tesliminde elinizde ne olacağı ile ilgili garanti tamamen firmaların yönetimindedir. Nitekim tamamlanamayan projelerin ya da vaat edilen kalitenin teslim edilememesinin başlıca nedenlerinden biri artan inşaat maliyetlerini karşılayamayan inşaat firmalarıdır. 2006 yılını örnek alırsak, ekonomide yaşanan istikrarsızlıkla birlikte alıcıların güveni azalmış, buna bağlı talep düşüşü yaşanmış ve sonrasında da inşaat firmaları birçok projede fiyat indirimine gitmek durumunda kalmıştır. 

Ayrıca, inşaat maliyetlerinin 2006 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20,6’lık bir artışı birçok firmayı önemli ölçüde etkilemiştir. Artan inşaat maliyetleri, azalan talep ve buna bağlı fiyat indirimleri karşısında yeterli öz sermayeye sahip olmayan firmalar, başladıkları projelerde zor durumda kalmışlardır. Bu noktada, firmanın inşaatı bitirebilme kabiliyeti, kullandığı malzeme ve işçiliğin de denetlenmesi gereklidir. Kredi kullanılan projelerde müteahhit firma ile birlikte banka da, tüketiciyi koruma kanununa göre müteselsilen sorumludur. Tüm bunların bütününe baktığımızda proje geliştirici ve inşaat firmasının önemi ve kredibilitesi ön plana çıkmaktadır.

PROJEDEN SATIŞLARDA ALICIYA SUNULAN FIRSATLAR

Birçok yeni projede satışlar artık maket üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu gelişim maketten satışın artı ve eksi yönlerinin doğru değerlendirilmesini gündeme getiriyor.

Türkiye'de 2005 yılı itibariyle gayrimenkul sektöründe yaşanan canlılık beraberinde finans, güvence ve kalite gibi konuları da gündemimize taşımıştır. Mortgage'nin henüz ülkemizde yürürlüğe konulmamış olmasına rağmen, konut piyasasındaki hareketlilik sonucu, bankalar konut kredilerine yoğunlaşırken, kredi seçeneklerini de daha geniş kitleye yayarak stratejiler oluşturmaya başlamıştır. 

Artan talebe paralel olarak, kalite çıtası yüksek konut projelerinin üretimi artmıştır. Birçok yeni projede satışlar artık maket üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu gelişim maketten satışın artı ve eksi yönlerinin doğru değerlendirilmesini gündeme getirmektedir. Gelişen gayrimenkul pazarında alıcının korunması, 'Title Insurance' gibi kavramlar ülkemizde tartışılır hale gelmesi gerekmektedir. 

Amerika'daki örneklere bakıldığında projeden yapılan satışlarda alıcıya sunulan fırsatlar şöyle tanımlanabilir:

Düşük peşinatla satın alma fırsatı (yüzde 5 peşinatla)

Alıcı iyi bir kredi skoru ve kendi bankasından o konut için kredi alabileceğini belgeleyen bir taahhüt mektubu getirebildiği sürece, proje geliştirici firmalar alıcıya yüzde 5 gibi peşinatla konutu satarlar. Yatırılan yüzde 5 peşinat dışında konut teslim alınıncaya kadar başka herhangi bir ad altında ödeme yapılmaz. 

Örnek olarak, 500.000 dolar değerinde bir konuta, proje aşamasında girildiğinde yüzde 5 oranında bir peşinat alındığı varsayarsak, cebinizden çıkacak olan tutar 25.000 dolarla sınırlı kalacaktır. Konut teslim edilip mülkiyeti sizin üzerinize geçene kadar herhangi başka bir ödeme yapmanıza gerek yok. Bu noktadan sonra konutunuzu kiralayabileceğiniz için de mortgage ödemelerinin büyük bir kısmını kira gelirinden karşılayabiliyorsunuz. Hatta eğer şanslı iseniz, iyi bir yatırım yapmışsanız, kiradan sonra elinize para bile kalabilir.

YÜKSEK YATIRIM GETİRİSİ

Projeden satın almanın önemli bir diğer avantajı, sizin projeye girmenizden teslimata kadar olan süre içinde, evin fiyatının artması ve böylece yatırımınızın getirisinin yükselmesidir. Örneğin Florida'nın Disneyland'la özdeşleşen kenti Orlando'yu ele alırsak son 10 yılda ev fiyatlarının yıllık ortalama yüzde 7 oranında arttığını görmekteyiz. (Orlando'da sadece son iki yıla baktığımızda ise bu oran 2006'da yüzde 21, 2005'de yüzde 35 gibi artışlarla karşımıza çıkmaktadır.) Bu da bizim 500 bin dolarlık evimizdeki artışı 2 yılda yıllık yüzde 7'lik bir değer artışı ile 570 bin dolara çıkarmaktadır. Her ne kadar bu artış Türkiye için çok çarpıcı gelmese de, yatırılan peşinatın sadece 25 bin dolar olduğunu düşündüğümüzde yatırımın getirisi yüzde 280 gibi küçümsenmeyecek bir yüzdeye ulaştığını görmekteyiz.

ALICININ KORUNMASI

Hemen hemen tüm gayrimenkul projelerinin finansmanı ABD'de bir finansal kurum tarafından yapıldığından, proje geliştirici, yatırımcı, pazarlama ve inşaat şirketi banka tarafından sıkı bir finansal ve teknik proje denetimine tabi tutulurlar.

Örneğin proje geliştiricilerinin ve yatırımcının bankaya sunduğu mimari konsept ve satış modeli, projeyi finanse edecek bankanın gayrimenkul proje finansmanında deneyimli uzmanları tarafından irdelenir. Banka eğer projeyi beğenirse, kimlerin projeden konut alabileceğine (kredibilite açısından), hangi inşaat şirketinin bu işi yapabileceğine, hangi fiyatlarla, hangi tür malzemeler kullanabileceğine kadar detaylandırıp kontrol eder onaylar ve en az yüzde 60'ını satılmadan projeyi kredilendirmez.

Dolayısıyla, projenin başarısı açısından banka kendi çıkarlarını korurken alıcının haklarını korumakta da titiz davranır. Yatırılan tüm yüzde 5 peşinatlar bloke hesaplarda muhafaza edilir. Eğer projeden vazgeçilirse veya yeterli satış yapılmazsa, bu yatırılan peşinatlara proje geliştirme şirketi ve inşaat şirketi tarafından dokunulmadığından iadesinde de problem yaşanmaz.

Tabii ki burada göz ardı etmememiz gereken ve önemli faktörlerden biri de bu tür gayrimenkul projelerini kredilendiren bankaların bu konuda çok deneyimli bir kadroya sahip olmalarıdır.

TAPU GARANTİSİ

Tapu garantisi yurtdışında bankalar tarafından çok önemsenen, olmazsa olmaz bir enstrümandır. Öyle ki, sigortası olmayan gayrimenkullere kredi verilmemektedir. Bu şekilde bankalar kendilerini korurken, alıcıların da mülkiyet haklarını bir nevi korumuş olurlar.

Son zamanlarda Türkiye'de sıkça karşılaşılan tapu iptal davalarına karşı tapu garantisi önemli bir güvence olmaktadır. Aynı zamanda Amerika'daki gayrimenkul piyasasında ihtisaslaşmaya gidilmesi sonucunda proje geliştirici, yatırımcı, inşaat şirketi, pazarlama, finansman gibi farklı oyuncuların olması, herkesin birbirini denetlemesine imkân vermektedir. Satıcılar da aynı zamanda uzun vadeli düşündüklerinden emlakçıları da koruma konusunda çok titizdirler.mynet emlak

Pişik Tedavisinde En Etkili İlaç Kremler!

Bebeğin altının temizliğinde kullanılan deterjanlar ve diğer temizlik maddeleri, kötü hijyen, ishal, alt bezinin yeterince sık değiştirilmemesi, anne sütünden mamaya ya da besinlere geçilmesi; pişiğe yol açabiliyor.

 

Uzmanlar, pişiği önlemek için bebeğin altının mümkün olduğunca sık değiştirilmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: "Pişik kremini, her alt değişiminde kullanın. Krem; sadece pişiği tedavi etmekle kalmaz, pişiğin oluşumunu da engeller. Yine de bebeğinizin pişiği geçmiyorsa, doktora başvurun."

Yazı kaynağı <http://ladress.blogspot.com/2008/10/piik-tedavisinde-en-etkili-ila-kremler.html>


Baby Shower

3 Ekim 2008 Cuma

Şekerli çay dişleri çürütür mü? 


Fazla şekerli çay içmek ya da fazla meyve yemek dişlerin erken çürümesine yol açar mı? Çay içtikten sonra dişlerimi fırçalamalı mıyım? Erdem C./Isparta 

Caddebostan Diş Kliniği'nden Diş Hekimi Pertev Kökdemir, diş sağlığıyla ilgili bilgiler verdi:

* Dişlerin çürümesi; tükürük yapısı, beslenme alışkanlıkları ve diş üzerinde biriken bakteri plağının diş fırçalama ile yeteri kadar temizlenmemesi gibi faktörlerden kaynaklanır.

* Çay ve benzeri sıvılarla bol miktarda şeker alınmasının diş çürüğüne katkısı vardır. Çay içtikten hemen sonra ağzın su ile çalkalanması, riski azaltır.

* Çok meyve yemek de, meyve asitleri ve şeker nedeniyle çürük riskini artırır. Bir yandan da meyve yerken artan tükürük miktarı tamponlama etkisine sahip olup, dişleri korur.

* Eğer dişler her gün iki kez fırçalanıyor ve diş ipi kullanılıyorsa; fazla meyve ve şekerli çay diş çürüğüne yol açmaz. sabah

Lenslerin son kullanım tarihi var mı?

Bir aylık numaralı lens almıştım ancak 2.5 aydır kullanıyorum. Bir şikayetim de yok. Süresi geçen lenslerin, gözlerime herhangi bir zararı olur mu? Esra K./Bolu 

Kadıköy Şifa Hastanesi'nden Op. Dr. Cenk Oğurtanı, lens kullanımı hakkında bilgiler verdi: "Süresi geçen lens kullanmak, gözünüze zarar verir. Atılabilir lensler, süresini çok fazla aşacak şekilde kullanılmamalıdır. Zorunlu durumlarda en fazla 10 günlük bir tolerans tanınabilse bile, bu durum bir alışkanlık haline getirilmemelidir. Lenste görünür fiziki bir değişiklik olmaması ve görünürde sağlam olması, o lensin hala sorunsuzca takılabilmesi anlamına gelmez. Lensin üzerindeki mikro birikimler orta ve uzun vadede birçok alerjik sorunun kaynağı olabilir. Sorunsuz lens kullanımı için aylık atılabilir lensler seçilmeli ve süresinde kullanılmalıdır." sabah


22 Eylül 2008 Pazartesi

Demir İhtiyacınızı Pekmezle Karşılayın

Vücudun çalışmasında önemli rolü olan demirin bulunduğu en önemli besin kaynakları et ve et ürünleri, yumurta ve yeşil yapraklı sebzelerdir. Ayrıca pekmez ve kuru meyvelerde de demir bulunur.

 

Demirden zengin besinlerden karaciğer, iyi bir kaynaktır. Ancak karaciğer bilindiği gibi bir depo organıdır ve faydalı olduğu kadar zararlı olan hormonları da depolar. 

 

Uzmanlar beyaz ete oranla kırmızı etin daha fazla demir içerdiğinden dolayı, haftada en az 2 öğün kırmızı et yemenizi tavsiye ediyor.

Yazı kaynağı <http://ladress.blogspot.com/2008/09/demir-ihtiyacnz-pekmezle-karlayn.html>

Çocuklarda Demir İhtiyacı

12 Eylül 2008 Cuma

Yatay çizgili giysiler insanları zayıf gösteriyor

Dikey çizgili giysilerin insanları zayıf gösterdiğine dair kanaatin doğru olmadığı ortaya çıktı.

 

İngiliz Bilim Derneği'nin düzenlediği bilim festivalinde sunum yapan York Üniversitesi'den psikolog ve görsel algı uzmanı Peter Thompson, bu anlayışın bilimsel bir temeli olmadığını kaydetti.

 

İngiliz The Independent gazetesi, yatay çizgilerin insanları şişman göstermediğini yazdı. Dr. Thomson'un iddialarını sayfalarına taşıyan gazete, "Aslında yatay çizgili giysilerin insanları zayıf gösterdiği ortaya çıktı." dedi.

 

Thomson, dikey çizgili giysilerin insanları şişman gösterdiğine dair kanaatin yanlış bir algı olduğunu söyledi. Thomson yaptığı araştırma sonucunda dikey çizgili giysiler giyen insanların, yatay çizgili giysiler giyenlere göre yüzde 6 oranında daha geniş gözüktüğünü belirledi.

 

20 kişi üzerinde araştırma yapan Thomson, "Yatay çizgili giysiler sizi şişman göstermez. Aslında dikey çizgili giyenler, yatay çizgili giysiler giyenlere göre daha şişman gözüküyor. " dedi. Thomson, dikey çizgili giysilere dair inancın nereden kaynaklandığını bilmediğini söyledi.

 

"Zayıf görünmek isteyen kadınlar ne yapmalı?" sorusu karşı Thomson, "Siyah giymek güzeldir. Üzerinde birkaç yatay çizgi bulunan siyah kıyafetler giysinler." tavsiyesinde bulundu.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Adaçayı Omurilik Rahatsızlığının İlacı

Şifalı bir bitki olarak bilinen ve içildiğinde tüm bedeni güçlendiren adaçayı, kalp krizi riskini azaltıyor.

 

Uzmanlar adaçayını aynı zamanda kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde tavsiye ediyor.

 

Hasta karaciğeri olumlu yönde etkileyen adaçayı, mideyi ve bağırsakları da rahatlatıyor.

Ayrıca kanı ve solunum organlarını temizleyici bir etkisi de var.

Yazı kaynağı <http://ladress.blogspot.com/2008/09/adaay-omurilik-rahatszlnn-ilac.html>

8 Ağustos 2008 Cuma

Balda Kalite Nasıl Anlaşılır (Gerçek balın özellikleri)

Türk gıda kodeksine göre bal: Bal arılarının çiçek nektarlarını; bitkilerin ve bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra, kendine özgün maddelerle karıştırarak değişikliğe uğratıp, bal peteklerine depoladıkları tatlı maddeye denir.

BALIN ÜRÜN ÖZELLİKLERİ :

a) İnsan tüketimine sunulacak olan bal sağlıklı arı kovanlarından elde edilmiş olacaktır. Bal, doğal yapısında bulunan organik ve inorganik maddeler halinde herhangi bir yabancı madde, parazit, arı, arı parçaları ve yavru arı içeremez.

b) Balda insan sağlığını tehdit eden hiçbir patojen mikroorganizma bulunamaz.

c) Balda nişasta bulunamaz.

d) Balın tadı ve aroması, balın menşeine ve üretildikleri bitkinin türüne bağlı olarak değişmekle birlikte, bal kendine ait doğal koku ve tada sahip ait olmalıdır. Yabancı koku ve tat içeremez

e) Balın rengi su beyazından koyu amber renge kadar değişebilir. Çam balının rengi pfund skalaya göre minimum 60 olmalıdır.

f) Bala herhangi bir madde katılamaz ve yapısında bulunan herhangi bir madde uzaklaştırılamaz.

g) İnvert şeker miktarı, çiçek balında %65 oranından, salgı balında %60 oranından az olamaz.

h) Balda rutubet miktarı %20 den fazla olamaz.

i) Sakkaroz miktarı çiçek balında %5, salgı balında %10 oranından fazla olamaz.

j) Suda çözünmeyen madde miktarı balda %0,1 pres balında ise %0,5 oranından fazla olamaz.

k) Mineral madde – kül miktarı çiçek balında %0,6 yı salgı balında ise %1,2 yi geçemez

l) Balda asitlik miktarı 40 meq/kg. dan fazla olamaz.

m) Balda diastaz sayısı 8 den az olamaz. Ancak narenciye balı gibi yapısında doğal olarak düşük miktarda enzim içeren ve doğal olarak HMF miktarı 15mg/kg. dan fazla olmayan balda diastaz sayısı 3 den az olamaz.

n) Balda HMF miktarı 40 mg/kg. dan fazla olamaz.

o) Temel petek levhalarının kalınlığı 3 mm den fazla olamaz.

p) Temel petek de balmumunun doğal yapısında bulunmayan, parafin, serezin, içyağı, reçine, oksalik asit gibi, organik maddeler ile ağartıcı maddeler gibi inorganik maddeler bulunamaz.

q) Bal ticari glikoz içeremez.

r) Balın şeker protein oranını ölçen C13 analizi sonucu –1 den düşük olmalıdır.

s) Balda naftalin bulunamaz.

Özetle

Bal arısının en önemli ürünü olan bal, başlıca glikoz ve fruktoz olmak üzere farklı şekerleri ihtiva eder. % 1 oranında bulunan mineral maddelerin en önemlileri Na, Ca, K, P ve Fe’dir. İçinde bulunan enzimler balı diğer tat verici maddelerden ayırır. Diastaz enzimi balın ısıtılıp, ısıtılmadığının anlaşılmasında bir ayıraçtır. Balda ayrıca 11-12 çeşit amino asit ve vitaminler bulunmaktadır.

Bal zamanla içinde bulunan dekstrozun kristal hale geçmesiyle şekerlenir. Şekerlenme olayı balın bileşimine ve depolama koşullarına bağlıdır. Şekerlenmiş ballar daha çabuk bozulmakta ve ekşimektedir. Balı süzmek, filtreden geçirmek, ısıtmak şekerlenmeyi engelliyebilir. Isıtma işleminin dikkatli yapılması gerekir. Çünkü aşırı ısıtma sonucunda balın Hidroksimetil furfurol (HMF) miktarı artmakta ve bal tazeliğini kaybetmektedir.

Bal nem kapma özelliğinden dolayı açık bırakılacak olursa havanın nemini alarak fermantasyona uğrama oranı artabilir. Balın bozulması demek olan bu olay, ısıtma veya diğer yöntemlerle mayaların faaliyeti durdurularak önlenebilir.

Bal uygun koşullarda saklanarak tadı ve aroması C nin altında normal rutubetteki temiz°uzun süre muhafaza edilebilir.10 depolarda hava ile temas etmeyecek şekilde kapalı olarak ambalajlanan ballar yıllarca bozulmadan muhafaza edilebilir.

BAL İLE İLGİLİ DAHA DETAYLI BİLGİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN

Yazı kaynağı <http://ladress.blogspot.com/2008/08/balda-kalite-nasl-anlalr-gerek-baln.html>

3 Mayıs 2008 Cumartesi

Kadınlar İçin Yapılması Gereken 99 Aşk Öğütü

1. Sık sık seni seviyorum ve sana ihtiyacım var demeyi unutmayın.

2. Aşk şiiri yazın.

3. Yağmurda el ele yürüyün.

4. Radyodan onun için şarkı isteyin.

5. Ruj ya da traş kremi ile aynaya "seni seviyorum" yazın.

6. Çantasına, cüzdanına ya da yastığının altına küçük aşk notları saklayın.

7. Kahvaltıda kalp şekilli tostlar yapın.

8. Gazetenin kişisel bölümüne aşk notları yazın.

9. Şehir içinde fayton gezintisine çıkın.

10. Sürpriz hafta sonu tatili hazırlayın.

11. Sevgilinizin ufak tefek gündelik ev işlerini yapın.

12. Ajandasındaki uzak tarihlere ikiniz için randevular yazın.

13. En sevdiği restorana rezervasyon yaptırın.

14. Gidilecek filmi seçmesine izin verin.

15. Ona ayak masajı yapın.

16. Kalp şeklinde bir kitap ayıracı yapın ve okuduğu kitabın arasına koyun.

17. Romantik müzik CD'si koyun ve dans edin.

18. Sadece ikiniz için sürpriz parti düzenleyin.

19. Sevgilinize pofuduk oyuncaklar alın.

20. Birbirinizin falını okuyun.

21. Birbirinizde en çok sevdiğiniz 10 özelliğin listesini yapın.

22. Bu listeyi göze görünecek bir yere koyun.

23. Onun adını vücudunuza dövme ile yazdırın.

24. İkiniz için bir fotoğraf albümü hazırlayın.

25. Birlikte kampa gidin ve sadece bir uyku tulumu alın.

26. Bir şişede, balonda ya da sandwichte aşk notu gönderin.

27. Sevdiğini bildiğiniz bir çizgi film karakterini taklit edin.

28. Birlikte duş alın.

29. Işıkları loşlaştırıp kanepede tv izleyin.

30. "Özür dilerim" deyip, öpüp barışan taraf olun.

31. Birbirinize masaj yapın.

32. Gün boyunca her saat başı öpüşün.

33. Bir sepet dolusu şirin hediyeler gönderin.

34. Banyo aynasındaki buhara "Senin için deliriyorum" yazın.

35. Kocaman bir kurdele ile yatağınızı paketleyin.

36. Onun benzin deposunu doldurun.

37. 18 yaşında gibi davranın hatta piercing yapın.

38. Sebepsiz yere bir buket çiçekle çıkın karşısına.

39. Birlikte scrabble oynayın, kullanabildiğiniz kadar aşk kelimesi kullanın.

40. Ona köpük banyosu hazırlayın, etrafına mumlar yakın.

41. Parkta piknik yapın.

42. El ele tutuşun.

43. Evde mum ışığında romantik bir yemeğe giden yolu gül yaprakları ile donatın.

44. Bir hayır kurumuna sevgiliniz adına bağış yapın.

45. Onun kıyafetlerini yerden kaldırın ve ona bu konuda hiç birşey söylemeyin.

46. Eski siyah beyaz filmlerden seyredip patlamış mısır yiyin.

47. İlk randevunuzu yeniden yaşayın.

48. Bir oyun ya da maç bileti alarak ona sürpriz yapın.

49. Beklenmedik bir anda onu kucaklayın.

50. Üzerinde hiç düşünmeden, ani bir hediye alın.

51. Sadece "Seni düşünüyorum" demek için mail gönderin.

52. Eve kocaman bir balon buketi getirin.

53. Kahvaltısını yatağa götürün.

54. Yılbaşı ağacı için ikinizin resmi olan bir süs hazırlayın.

55. Elim sende oynayın.

56. Arabasını yıkayın ve konsoluna aşk notu bırakın.

57. Birlikte bir çiçek dikin.

58. Telesekreterine sevimli bir mesaj bırakın.

59. Bir geceliğine otelde kalın.

60. Karın üzerine melek resimleri çizin.

61. Her "merhaba" ve "hoş çakal" ı kucaklayarak ya da öperek mühürleyin.

62. Şehir dışına doğru kısa bir araba gezintisine çıkın.

63. Geceyi yıldızları seyrederek geçirin ve birlikte dilek tutun.

64. Yer ya da mekan umursamadan ara sıra ona göz kırpın.

65. Birlikte komik hayvan isimleri düşünün.

66. Birbirinize şiir okuyun.

67. Doğum günlerinizi birlikte kutlayın.

68. İkinizin güzel bir resmini cüzdanınıza koyun.

69. En sevdiği kitabı ya da CD'yi sebepsiz yere ona hediye edin.

70. İş yerine şeker, yiyecek, resim ve aşk notları ile dolu bir moral paketi gönderin.

71. Bir gece dışarı çıktığınızda insanlara balayında olduğunuzu söyleyin.

72. Kırda yürüyüşe çıkıp birbirinizin baş harflerini ağaca kazıyın.

73. Sizin için yaptığı ve sizin sıradan kabul ettiğiniz herşey için küçük teşekkür notları yazın.

74. Şömineyi yakın ve şeker pişirin.

75. En sevdiğiniz TV şovunu kaydedin ve geceyi konuşarak geçirin.

76. Bulaşıkları birlikte yıkayın, sonra birbirinizin ellerine krem sürün.

77. Ona bir aşk mektubu yazın, sonra da onu yap boz parçaları gibi kesin.

78. Gizli işaretler belirleyin ve kalabalık içindeyken bunları kullanın.

79. Takviminize sadece ikiniz için hafta ortası randevusunu düzenli olarak işleyin.

80. Çamaşırları birlikte yıkayın.

81. Romantik Tiyatro: Hafta sonu birbirinizin en sevdiği romantik sahneleri canlandırın. Cumartesi sizin, Pazar onun günü olsun.

82. Onu işyerinden arayın ve randevu isteyin.

83. Sanki birbirinizi bir aydır görmüyormuş gibi davranın.

84. Özel bir şeyler yapmak için yazılı davetiye gönderin.

85. Birbirinize kitap okuyun.

86. Penceresinin önünde durun ve romantik bir şarkı söyleyin.

87. En sevdiği şekeri montunun cebine saklayın.

88. Sesinizi kaydettiğiniz bir kaseti arabasındaki teybe yerleştirip açık bırakın ki arabayı çalıştırdığı anda çalmaya başlasın.

89. Açık hava sinemasına gidin.

90. İkiniz de yatağa girdikten sonra açık kalan ışığı söndürün.

91. Fırtına çıktığında birbirinize sıkı sıkı sarılın.

92. Ölümsüz aşkınızı telgraf ile açıklayın.

93. Romantik bir yemek hazırlayın ve en iyi porselenlerinizde servis yapın.

94. Boynuna kocaman bir öpücük kondurarak onu şaşırtın.

95. Beklenmedik iltifatlar yapın.

96. Bir külah dondurmayı paylaşın.

97. Salonun ortasında piknik yapın.

98. İkinizin aptal bir fotoğrafını çekin ve çerçeveletin.

99. Okuduğu derginin içine aşk kartları saklayın.

Yapıştırma kaynağı <http://ladress.blogspot.com/2008/05/kadnlar-iin-yaplmas-gereken-99-ak-t.html>

REKLAM İZLE PARA KAZAN

21 Şubat 2008 Perşembe

Asgari geçim indirimiyle ilgili merak edilenler

İşçi ve memurlar, 1 Ocak 2008'de uygulamaya girecek olan asgari geçim indirimi için çalıştıkları kurumlara aile bildirimi verecek.
Yeni düzenlemede emekli eşler de çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş olarak kabul edilecek.
Maliye Bakanlığı, asgari geçim indiriminin uygulama esaslarını Gelir Vergisi Genel Tebliği ile belirledi. Başbakanlığa gönderilen tebliğe göre, asgari geçim indirimi için ücretin gerçek usulde vergilendirilmesi gerekecek.
Söz konusu indirim, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için yüzde 50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için yüzde 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk 2 çocuk için yüzde 7,5'i, diğer çocuklar içinde yüzde 5'i olarak uygulanacak.İndirim, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları kapsayacak.Asgari geçim indirimi, belirlenen oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak kaydıyla, ücret geliri elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı, çocuklar için de eşlerden yalnızca birisinin gelirine uygulanacak. Boşananlar için indirim tutarının hesabında, nafakasını sağladıkları çocuk sayısı dikkate alınacak.
NET ÜCRETLERE DE İNDİRİM
Tebliğ uyarınca, net ücret üzerinden anlaşmak suretiyle çalışanlar da asgari geçim indiriminden yararlanacak. Bunların hesaplanan vergiden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarları, net ücretleri ile birlikte ödenecek. Peşin ödenen ücretler, asgari geçim indirimi uygulaması yönünden, nakden veya hesaben ödemenin yapıldığı dönemin geliri sayılacak. Asgari geçim indirimi tutarının, ücretlinin aylık hesaplanan vergisinden fazla olması halinde fazlası dikkate alınmayacak. Ücretlinin faydalanacağı azami indirim tutarı, elde edilen ücret geliri üzerinden hesaplanan gelir vergisi ile sınırlı olacak. Bu nedenle mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde ücretliye herhangi bir iade yapılmayacak.
Tebliğde, asgari geçim indiriminden yararlanamayacak kişiler de şu şekilde sıralandı:
-Ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabı,-Dar mükellefiyet kapsamında ücret geliri elde edenler,
-Başka bir Kanun hükmü uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanlar,
-Ücret geliri elde etmeyen diğer gerçek kişiler.
Düzenlemeye göre 18 yaşını doldurmuş çocuklardan öğrenimi sona erenler, öğrenimin sona erdiği ayı takip eden aydan itibaren anne veya babasının asgari geçim hesabında dikkate alınmayacak. Yıl içinde işyeri veya işvereni değişen ücretliler, yeni işyerlerinde çalışmaya başladıkları aydan itibaren indirimden yararlanmaya devam edecek.
AİLE DURUMU BİLDİRİMİ
Bu arada uygulama öncesi ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında ''Aile Durumu Bildirimi'' ile işverenlerine bildirimde bulunacaklar, durumlarında herhangi bir değişiklik olması halinde de bu değişiklikleri işverene 1 ay içinde bildirecekler.
Burada eşin çalışmadığı ve herhangi bir gelirinin olmadığına ilişkin ücretli beyanı aksi ortaya çıkarılmadığı sürece yeterli olacak. Sadece ücret geliri elde eden eş, (Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş) kapsamında değerlendirilmeyecek. Bunlar dışındakiler ise çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş kapsamında kabul edilecek. Münhasıran emekli maaşı alanlar da çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş olarak kabul edilecek.
BORDRO DÜZENLENMESİ
İşverenler, mevcut medeni durum ve çocuk sayısı bilgileri doğrultusunda, her yıl Ocak ayı itibariyle Asgari Geçim İndirimi Bordrosu düzenleyecek. Yıl içerisinde meydana gelen değişiklikler için ayrı bir bordro düzenlenebileceği gibi değişiklikler, aynı bordro üzerinde de gösterilebilecek. Her bir ücretlinin yararlanacağı indirim miktarı, bordroda ilgili aya ait sütunda gösterilecek. Mevcut bilgilere göre hesaplanan yıllık asgari geçim indirimi tutarının her aya isabet eden kısmı, ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecek. Ücretliye yansıtılacak tutar, ücret ödemesinin yapıldığı dönemde ücret bordrosunda açılan 'Asgari Geçim İndirimi' satırında gösterilecek ve işverenler tarafından ilgili aya ilişkin verilecek muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından mahsup edilerek, kalan tevkifat tutarı ödenecek. Mahsup edilecek indirim, ücretlinin o aydaki ücretinden kesilen gelir vergisinden fazla olmayacak.
MUHTASAR BEYANNAME
Muhtasar beyanname üzerinde asgari geçim indirimi tutarının mahsup edilebilmesi için söz konusu tutarın mutlak surette ücretlilere ödenmiş olması gerekecek. 3'er aylık dönemler halinde muhtasar beyanname veren işverenler de her yılın Ocak ayından itibaren asgari geçim indirimi tutarını her ay ücret ödemesi sırasında ücretliye peşin olarak ödeyecek. Örneğin Ocak-Şubat-Mart dönemine ilişkin asgari geçim indirimi tutarı, Nisan ayında verilecek muhtasar beyannamede mahsup konusu yapılacak.
Asgari geçim indirimi uygulaması işverenler aracılığıyla gerçekleştirileceğinden, tevkifata tabi ücretlerini yıllık beyanname ile beyan eden ücretliler, yıllık beyannamelerinde indirim uygulamasına ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmayacaklar. Ücretlerinden vergi tevkifatı yapılan ve işverenler aracılığıyla yıl içinde asgari geçim indiriminden yararlanan mükelleflerin, tevkifata tabi ücret gelirlerini yıllık beyannameye dahil etmeleri halinde, beyan edilen gelir üzerinden hesaplanan vergiden, yıl içinde kendisine ödenen ücret üzerinden kesilen gelir vergisinin asgari geçim indirimi mahsup edilmeden önceki tutarı mahsup edilecek. Böylece, kaynakta vergileme sırasında ücretliye ödenmiş olan asgari geçim indirimi tutarlarının, yıllık beyanname üzerinden yapılan vergileme sonucunda da ücretlide kalmış olması sağlanacak.
İşverenler tarafından hizmet erbabının ücret gelirlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarı, ücretliye o ayki ücretle birlikte nakden ödenecek. Aksi halde, asgari geçim indirimi, işverenler tarafından haksız yere yapılan bir mahsup işlemi niteliğini taşıyacak. Bu durumda, işverenler hakkında cezalı tarhiyat yapılacak.

15 Şubat 2008 Cuma

Kadınlar Bekar Kalmak İstiyor


Günümüzde erkeklerden çok kadınlar bekar kalmaya hevesleniyor. Neden mi?
Günümüzde erkeklerden çok kadınlar bekar kalmaya hevesleniyor.
"Bekarlık sultanlıktır" sözü, eskiden sadece erkekler için söylenirdi. Günümüzde ise evlenmek istemeyen kadınların sayısı çoğalmaya başladı. Bu artış sebepsiz olmamalı. Günümüzün çalışan kadınları için evlilik yaşamsal bir önem taşımıyor.
İşte size bekarlığın, kadınlar için yararları:
• Tatil dönemlerinde, evin eksikleriyle uğraşmak yerine arkadaşlarınızla geziye çıkabilirsiniz.
• Televizyonun uzaktan kumanda aleti hep sizin elinizde olur. Futbol maçı izlemek zorunda kalmazsınız.
• Evinizde canınızın istediğini yapabilirsiniz. Düzenli yaşamanız gerekmez.
• Arkadaşlarınızla dilediğiniz gibi telefon sohbeti yapabilirsiniz. Saatlerce konuşmanızda bir sakınca olmaz.
• Hafta sonlarını dilediğiniz gibi geçirebilirsiniz. İsterseniz, gün boyu yataktan çıkmayarak, tembelliğin tadına varırsınız.
• Kazandığınız parayı dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz. Hiç kimse size tutumlu olmanızı öğütlemez ve sizi para biriktirmeye zorlamaz.
• Evinizde dilediğiniz dekorasyon değişikliğini yapabilirsiniz. Kimse size karşı çıkmaz.
• Çevrenizde her zaman bir hayran grubu oluşur. Bekar olmanız, erkeklerin ilgisini çekmenizi sağlar. Kısmetiniz hep açık olur.
• Evli arkadaşlarınızdan çok daha fazla davet alırsınız. Evlilerin eğlenmeye fazla zaman ayıramayacakları düşünülür.
• Her yerde dilediğiniz gibi davranabilirsiniz. Başkalarının kurallarına uymak zorunda olmazsınız. Üstelik sizi garip davranışlarınızdan dolayı ikaz edecek kimse de olmaz.
• Her akşam iş dönüşü kan ter içinde mutfağa girmek zorunda kalmazsınız. Canınız istiyorsa yemek yapar, istemiyorsa da yapmazsınız.
• Hiç tanımadığınız kişileri annenizle babanızın yerine koyup, onlara saygı göstermek zorunda değilsiniz. Kayınvalide sorununuzun olmaması sizi rahatlatmalı.
• Her hafta alışveriş listesini alıp, markete koşturmak zorunda kalmazsınız.

13 Şubat 2008 Çarşamba

Hepatit B nedir, ne değildir?

Hepatit B el sıkışarak da bulaşır
Önem vermediğiniz bazı ufak ayrıntılar sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Vücut sıvılarıyla bile bulaşabilen Hepatit B virüsünden korunmak için bilinçli olmak şart
Ülkemizde Hepatit B taşıyıcılık oranı %3 ile %7 arasındayken dünyada 350 milyondan fazla insanın Hepatit B taşıyıcısı olduğu tahmin ediliyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Güldehen Akbaş'a göre Hepatit B, sigaradan sonra kansere neden olan önemli bir hastalık. Dr. Akbaş, Hepatit B ile ilgili merak edilen sorulara cevap verdi:
Hepatit B nedir?
Hepatit B, karaciğer iltihabı anlamına gelen hepatit hastalığının etkeni olan virüslerden bir tanesidir. Bu virüs esas olarak karaciğere yerleşerek orada çoğalır ve zamanla karaciğeri tahrip edecek boyutlara ulaşabilir.
Hepatit B belirtileri nelerdir?
Aşırı halsizlik
Karın ağrısı,
Bulantı,
Kusma,
Deride ve göz aklarında sararma,
İdrar renginde koyulaşma,
İştah kaybı,
Karaciğer bölgesinde hassasiyet.
Hepatit B nasıl bulaşır?
Hepatit B, kan yoluyla ve çok sıklıkla da yakın temasla (kan dışındaki vücut sıvıları: tükürük, ter) bulaşır.. Derideki bir çatlak ya da açık yara ile temas eden bir damla kan ya da tükürük bile hastalığın bulaşması için yeterli olabilmektedir. Taşıyıcı anneden bebeğine de doğum esnasında bulaşabilir. En önemli ve yaygın bulaşma yolu korumalı da olsa cinsel ilişkidir. Kan ve kan ürünlerinin nakli, kirli enjektörlerin kullanımı, yeterli sterilizasyonun yapılmadığı cerrahi girişimler, berberlerdeki iyi sterilize edilmemiş manikür ve pedikür setleri, tıraş bıçakları, makaslar, kulak delme ürünleri ve ortak kullanılan diş fırçaları Hepatit B virüsünün bulaşmasına aracılık etmektedir.
Taşıyıcılık ne demektir?
Bu virüs ile temas eden her 10 bebekten 9'u ve her 10 erişkinden 1'i belirli bir süre sonunda mikrobu vücudundan atmayı başaramazsa yaşam boyu taşıyabilecek ve insanlara yayacaktır. Ancak taşıyıcılarda hastalık durumu farklılık gösterebilmektedir. Karaciğerinde oldukça ağır hasarın ortaya çıktığı bireylerde, yıllar sonra karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanseri görülebilmektedir. Kronik hepatitlilerin %25'i karaciğer kanseri ve siroz nedeniyle ölmektedir. Hepatit B, karaciğer kanserlerinin %60-80'inden sorumludur ve karaciğer kanserleri kanser ölümleri içinde ilk 3 sırada yer almaktadır.
Anne adayında bu hastalık varsa ne yapmalı?
Taşıyıcı annelerin kanlarındaki Hepatit B, doğacak çocuğa geçebilir. Taşıyıcı annelerin doğumdan hemen sonra bebeğe Hepatit B aşısı yaptırmaları gerekmektedir. Ayrıca doğumdan sonraki ilk 48 saat ile 7 gün arasında hepatit B immün (bağışıklık) serumu verilmelidir. Aşı ve Hepatit B serum uygulamasıyla koruyuculuk %90-95'lere çıkmaktadır.
Risk grupları hangileridir?
Hepatit B'li anneden doğan bebekler,
Ev içinde Hepatit B hastası ya da taşıyıcı olanlar,
Birden fazla kişi ile cinsel ilişkisi olanlar,
Kan ve kan ürünleri kullananlar,
Hemodiyaliz hastaları,
Damar içi ilaç bağımlıları,
Sağlık personelleri.
Aşı, taşıyıcı ve aktif hastalara yapılmıyor
Ömür boyu korunmak mümkün müdür?
Virüs vücuda girmemesi ve korunması kesinlikle mümkün olan bir hastalıktır. En etkili korunma yolu da aşılanmadır.
Aşı ne zaman vurulmalı?
Aşılama , taşıyıcılara veya aktif hasta olanlara yapılamaz. Uygulanacak aşı, toplam üç dozun belirli zamanlara bölünerek uygulanması ile olur. İlk doz 0 ay kabul edilmek kaydıyla, bir ay sonra 2.doz ve 5 ay sonra 3. doz olmak üzere 0-1 ve 6. ayda yapılan 3 doz aşı uygulanmasıdır.
Aşıdan sonra herhangi bir reaksiyon görülüyor mu?
Aşılama sonrası enjeksiyon yerinde ağrı, kızarıklık, şişlik, ateş yüksekliği ve birtakım allerjik reaksiyonlar görülebilmektedir.

12 Şubat 2008 Salı

Elma, Portakal ve Muz Mucizesi

Bu üç meyvedeki antioksidan maddelerin sinir hücrelerini koruduğu, alzheimer ve parkinsona yakalanma riskini azalttığı ortaya çıkarıldı.


Elma, portakal ve muz yiyerek alzheimer ve parkinson gibi hastalıklara yakalanma riskinin azaltılabileceği belirlendi. ABD'de görev yapan Profesör Chang Y Lee tarafından yapılan araştırma, bu meyvelerde bulunan antioksidan maddelerin sinir hücrelerini korumaya yardımcı olduğunu tespit etti. Özellikle kabuklu elmada bu antioksidanların bol miktarda bulunduğu, antioksidan seviyesi bakımından elmayı muz ve portakalın takip ettiği belirtildi.


Prof. Lee şu açıklamayı yaptı: "Taze meyvelerin faydaları hakkında çok soru soruluyordu. Biz de bir araştırma yaptık. Alzheimer hastalarının beyinlerinin yüksek oranda strese maruz kaldığını gösteren çok sayıda araştırma var. Sonuçta bozukluklarının bu hastalardaki sinir dejenerasyonları üzerinde etkili olduğu düşünülüyor. Elde ettiğimiz sonuçlar, taze elma, muz ve portakal ile diğer meyvelerin nöron hücrelerini koruyabileceğini gösteriyor" dedi.     

Topuk Dikenine Dikkat

Topuk Dikeni tedavisi

Birçok hastayı canından bezdirir hale getirmiş bir hastalık olan topuk dikeni hastalığının tedavisi doktorları da gerçekten zorlamaktadır. Hastalar tedavi için genellikle birçok doktor, birçok tedavi yöntemi denemektedirler. Kimilerine topuktan iğne yapılmakta, kimilerine değişik tabanlıklar verilmektedir. Ancak çok az hasta tam tedavi olabilmektedir. Çoğu hasta tam olarak iyileşmemekte, hatta hiç iyileşmemektedir. Hastalarınsa aldıkları farklı yanıt ve tedavilerle kafaları karışmakta, doktorlarına karşı güvenleri sarsılmaktadır. Dr. Vildan Çerçi, yazdı.

Topuk dikeni hastalığı, ayak taban kaslarının topuk kemiğine yapışma yerinde aşırı zorlanma nedeniyle oluşan yara ve bu yaranın sürekli bir hal almasıdır. Çekilen röntgen filminde, yara üzerine biriken kireç nedeniyle topukta dikenimsi bir görüntü oluşur. Bu görüntüden dolayı hastalık “topuk dikeni” olarak anılmaktadır. Hastalar özellikle sabahları yere basarken ciddi topuk ağrısı yaşarlar. Biraz yürüdükten sonra ağrı azalır. Ancak uzun süre ayakta kalınca ya da yürüyünce ağrı tekrar artar. Bazı hastalar ağrı nedeniyle parmak ucunda yürümek zorunda kalırlar.

Topuk dikeni hastalığı için en yaygın uygulanan tedavi lokal kortizon enjeksiyonudur. O bölgede oluşan yara ve ödemin iyileşmesini sağlayarak tedavi eder. Ancak çoğu hastada hastalık tekrarlamaktadır. Maalesef kortizon 1-2 enjeksiyondan sonra dokularda zayıflamaya yol açtığından, yapılması tavsiye edilmez. Günümüzde tabanlık uygulamaları da son derece gelişigüzel yapılmakta, bu konuda yetişmiş personel sıkıntısı çekilmektedir. Uygun tabanlık verilmediğinden,hastalar kullandıkları tabanlıktan genellikle memnun kalmamaktadırlar.

Egzersizin önemi ve devamlılığı konusunda hasta yeterince bilgilendirilip, motive edilmemektedir.Sonunda hastaların büyük kısmı kendi haline bırakılmaktadır. Olayın cerrahi boyutuna ise gerçekte çok az ihtiyaç duyulmaktadır.

O halde ne yapılmalıdır?

1.Hastanın ayak taban problemi mutlaka ortaya konulmalıdır. Dengeli basmayı sağlayacak uygun tabanlık verilmeli.

2.Uygun egzersizler gösterilerek bu egzersizlerin faydaları hakkında hasta ayrıntılı biçimde bilgilendirilmeli,hasta tarafından yapılması sağlanmalı.

3.Topuktaki oluşmuş yarayı ve ödemi iyileştirmeye yönelik LAZER tedavisi

Kliniğimizde bu uygulamalarla hastalarımızda % 80 oranında başarı elde ettik. Yaklaşık 6 ay- 1 yıllık takiplerimizde hastaların iyilik halleri devam etmektedir.Tedavide başarı, şikayetleri bir yılı geçmemiş hastalarda daha çabuk ve kalıcı olmaktadır. Hastanın iyilik halinin devam etmesi, egzersizlerini düzenli yapması ve tabanlık kullanmasına bağlıdır.Şikayetlerinin süresi 2-3 yılı geçmiş hastaların tedavisi güç ve uzun olabilmektedir. Bu hastalarda yukarıdaki tedavilere ek olarak gece boyunca takılması gereken apareyler oldukça iyi sonuç vermektedir.

Yazı kaynağı <http://ladress.blogspot.com/2008/02/topuk-dikenine-dikkat.html>

Sony Ericson W890

Sony Ericsson walkman serisini yeni duyurduğu W890 ile geliştirdi.8gb dahili belleğe sahip telefon,daha çok müzik kaydetme fırsatı sunuyor.HSDPA sayesinde internet erişimi oldukça hızlı olan telefon,müzik dinlemek için düzenlenmiş.

240 x 320 262,144 renk ekrana sahip W890,büyük tuşları sayesinde kullanım kolaylığı sağlıyor.3.2 mega piksel kameraya sahip telefon video özelliğine de sahip.MP3 ve AAC müzik formatlarını destekleyen telefon Bluetooth Stereo A2DP ve TrackID özellikleri sayesinde isimsiz şarkıları bile tanımlıyor ayrıca dahili FM radyosu da mevcut.

Haziran ayında piyasa sürülecek W890 Stereo Portable Handsfree HPM-77 özelliği ile hem müzik dinleme hem de telefonla konuşma şansı veriyor.UMTS/HSDPA 2100 GSM/GPRS 850/900/1800/1900 özelliklerine sahip telefonun fiyatı ise belli değil.

Saç bakımının püf noktaları

Başkalarına ait tarak ve fırça ile saç taranmasının enfeksiyonlara yol açabileceği belirtildi.
Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü uzmanları, saç bakımı, saç temizliği ve cilt bakımı konusunda yaptıkları açıklamada, "Evde saç ve cilt temizliği yapmak artık çok kolay. Saçlı deri anatomik yapı olarak normal deriye göre daha az gözenekli ve daha çok yağ bezlerine sahip. Her saç dibinde birde yağ bezi kanalı vardır. Bu nedenle saçlı deri çok çabuk yağlanır ve kirlenir. Saçlı deri, aynı zamanda dışarı ile direkt temasta olduğundan toz ve partiküllerle kolayca kirlenir. Güneşte daha çok terler. Saçlı deride epidermisin değişimi daha hızlıdır. Vücut parazitlerinden baş bitinin yerleşme ve çoğalmasına ayrıca diğer deri enfeksiyonları ve mantar hastalıklarının oluşması için uygun bir ortamdır" dedi.
Uzmanlar, evde yapılan saç bakımıyla ilgili ise şu bilgileri verdi:
"Başın sabun veya iyi seçilmiş şampuanla yıkanması, bol bol su ile durulanması saç temizliği için yeterlidir. Saç bakımında temiz fırça ve tarak kullanılır. Kirli ve başkalarına ait fırça ve tarak enfeksiyon aracıdır. Saçı saç istikametinden fırçalamak, saçlı derideki kan dolaşımını güçlendirir. Böylece saç dibi kanla iyi beslenerek dökülmez. Saçlı deriye elle masaj yapmak da saç sağlığı bakımından çok önemlidir. Saçlı deri esnek, normal yağlı, yumuşak kaldığı sürece saç sağlığı da korunmuş olur. Yeterli ve dengeli beslenme, temizlik, başın dış etkenlerden ve direkt güneş ışınlarından korunması saç sağlığı yönünden son derece önemlidir. Saç bakımı yöntemleri bu faktörlere bağlı olarak etkisini gösterecektir."
Saç bakımı ve saçların düzenli bir şekilde durmasının psikolojik etki yaptığını dile getiren uzmanlar, "Dağınık, dolaşık saçlar hastada ümitsizlik ve moral bozukluğuna neden olur. Çünkü saçlar yüz ve başın estetik görünümü bakımından çok önemlidir. Günlük saç bakımı hastayı rahatlatır. Hastalığın istenmeyen etkilerini en az düzeye indirir. Saç iyi görünmenin önemli bir unsurudur" ifadelerini kullandı.
Uzmanlar, saç bakımıyla ilgili olarak, "Saç bakımı için gerekli olan araç-gereçler; bay ve bayan için tarak, fırça, havludur. Saçı taranacak kişinin üzerine havlu serilir. Saçlar taranır, gerekirse bağlanır. Kadınlarda tarama, saçın orta kısmından enseye doğru ikiye ayrılmasından sonra başlanır. Tarama, saç demetleri halinde bir elle tutularak yapılır. Dolaşmış ve keçeleşmiş saçlar önce yağlanır, 24 saat bekletilir ve taranır. Tarandıktan sonra bol su ile güzelce yıkanır" dedi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Blog Arşivi